Hafif sarı tonlar, gördüğümüz geçici görüntüler, çığlıklar atan, tepinen bir House, fonda Radiohead'den No Surprises... Bir başka sezon açılışı bu kadar etkili, bu kadar film havasında olabilir miydi acaba? Diğer bütün diziler çıtalarını düşürürken, House nasıl aynı kalmayı başarıyor ve bu mukkemmelikte emmy alamıyor?
6. sezonun ilk sahneleri fazlaca, orta avrupa bağımsız sinemasını andıran sahnelerdi. Sırf jenerik kısmı, bir kısa film olarak yarışmaya sokulsa ödül alacak türden. O kadar leziz o kadar muhteşem. İzleyicinin dikkatini çeken değişmiş, farklı jenerik oluyor ve Hugh Lauire ile Robert Sean Leonard dışında tüm oyuncu isimlerinin farklı olduğunu görüyoruz. İlk başta akıllara acaba? sorularını getiren bu durumun bu bölümlük olduğunu zaten bölümü izleyen herkes anlamıştı zira, bu 2 bölüm birleşmesinden çok bir sinema filmi tadında olan bir bölümdü. Ayrıca jenerikte en dikkat çekici nokta House'ın, M.D'si yani medical doctor sıfatının olmaması.
Zaten, jenerikte bulunmayan M.D, bölümün sonrası için adeta bir haberci zira, yayınlanan bu 2 bölüm şu ana kadarki en farklı House bölümü olarak karşımıza çıkıyor. Bundan önceki bölümlerde, kimi zaman kişisel konulara inilse de (Kutner'ın ölümünde dahi), ekibin incelediği bir hasta oluyordu. Lakin, 6. sezonun ilk bölümünde ne bir hasta inceleniyor, ne ekipten biri görünüyor ne de Princeton hastanesine gidiliyor. Bölüm tamamen House üzerine, akıl hastanesinde kurulmuş bir bölüm olarak çıkıyor zaten Wilson'un bölümdeki rolü toplam 2 dakika.
Hatırlanacağı üzere House önceki sezon vicodin'in etkisiyle ve özellikle Kutner'ın ölümünden sonra halisünasyonlar görmeye başlamışve sezon sonunda da bir akıl hastanesine yatırılmıştı. Bu bölümün başında iyileşen House'un akıl hastanesinden çıkmak istediğini fakat bunu yaparsa doktorluk diplomasını alamayacağını söyleyen hastane müdürüyle karşılaşıyoruz ve bu ültimatom ile birlikte House'ın gerçek hastane günleri başlıyor.
Önceleri sisteme karşı çıkan, ilaçlarını almayı reddeden her türlü etkinlikte karşıdakilere bir kötülükte bulunan House, kendisini süper bir kahraman zanneden Özgürlük Adamı'nın intiharına ve ağır şekilde yaralanmasına neden olduktan sonra yavaş yavaş bazı şeyleri anlamaya başlıyor ve kurallara uymak da bunun bir parçası oluyor. Kurallara uydukça hastanede belli ayrıcalıklar kazanan House bu süre zarfında, akıl hastanesinde yatan bir viyolensel çalgıcısının akrabasıyla da aşk yaşamaya başlıyor.
Hastane müdürünün yönlendirmeleri ve House'ın zora düştüğünde vicodin'e değil bir insana sığınması onun tamamen iyileştiğini ortaya koyuyor ve hastaneden çıkmaya hak kazanıyor. Hastaneden çıkarken bindiği otobüsle, Amber'in kaza geçirdiği otobüs'ün aynı olduğunu söylemekte fayda var. Bu basit bir tesadüften fazlasıdır, ya gelecek bölümler için bir imadır ya da House'ın çöküşünün aynı otobüste başlayıp aynı otobüste bittiğinin bir sinyali olabilir.
Son olarak bölümün sonundaki viyolensel sanatçısının özgürlük savaşçısı ile konuşması sahnesi oldukça duygu yüklüydü. Belli tartışmalarda House'ın eskisi gibi olup olmayacağı tartışılıyor. Ama bunun yanıtı çok basit. House akıl hastanesinde, ukalalığını, zekasını, aşalayıcı konuşmasını kaybetmedi. Onun tek kaybettiği şey vicodin oldu. Kısacası, zaten zorda olduğunda insanlarla konuşan House'u zor anlarında daha insancıl göreceğiz o kadar. Yoksa eski House'ı değil akıl hastanesi, hiç bir tedavi paklayamaz.
no surprises yanlış yazılmış.
YanıtlaSilhakeza princeton.
YanıtlaSil