Sabah ilk ders, öğrenciler defterlerine yazı yazıyorlar (Kenny kafasına göre sırasında bi topla oynuyor). “Ginger kid” hoparlörlerden okula sabah anonsunu vermeye başlayarak o gün yemekte ne olduğu ve bir kaç gün içindeki veli toplantıları gibi detayları sıralıyor, çocukların bir kısmı gibi biz de sıkıcı anonsları şuursuzca dinliyoruz... Ancak bir anda bir patırtı kopuyor! Hoparlörlerden dinliyoruz, içeri sinirli bir adam kapıyı kırarak giriyor “seni öldürücem, yemin ederim seni öldürücem” diye bağırmaya başlıyor. Anonscu “silahı var” dese de çocuklar belki bir kaç saniye öncesinden fazla ama yine de yarı ilgiyle hoparlörleri dinliyorlar sadece. Saldırgan, anonscu çocuğa, onu karısıyla yattığı için öldürmeye geldiğini haykırıyor, ardından gelen okul görevlisini de öldürüyor ve çocuğu muhtemelen karnından vuruyor (South Park tarzı); herkes hafiften “oğlum ne oluyor” tadında ilgisizce dinlemeye devam ediyor. Saldırganın öldürmek istediği kamyon şoförü ile isim benzerliği yüzünden ölen çocuğun çığlıklarını, haykırışlarını bütün sınıf ilgisizce dinliyor. Ölümünün ardından verilen anma töreninde umursamaz kalabalığın içinde Cartman şu sözleri mıknatıs gibi yakalıyor “.... kim onun yerini doldurabilecek .... bütün okul sizin(!) sesinizi dinleyecek ....”. Haliyle işe hemen başvuran Cartman, masum rolüyle üzerine rakibinin üzerine çamur atarak zaten kimsenin ilgilenmediği bu kadroyu kapıyor.
Yeni işine başlayan Cartmanlı yeni bir sabah... Eric, kendine verilen bilgileri aralara yorumunu ve olay üzerine şikayetlerini katarak okumaya başlıyor; menüde artık sıcak yemek olmadığı dahil bütün bunların sorumlusunun öğrenci konseyi başkanı küçük Wendy ve onun sosyalist rejimi olduğunu haykırıyor. Müdür, Cartman’ı sadece anonsları yapması yönünde uyarınca işin asıl yüzü ortaya çıkıyor: Cartman, basında sansür çerçevesi kapsamında A.C.L.U. görevlilerini okula çağıyıror (belki gerçek bir kurul ama belli ki South Park yine sansüre karşı kurumlardan birini işaret ediyor). Sırtını sağlama alan Cartman, artık her sabah politik eleştrilerini özgürce dile getiriyor. Kısa süre içinde sabah anonslarını her sınıfa koyulan Flat TV’lerden yapmaya başlıyor, her klasik Amerikan sabah eleştirmeni gibi introsu bile oluyor. Ve sonunda artık Cartman politik bir figürdür.
Cartman o kadar eleştirici ve asi oluyor ki, Wendy’nin hasır altından yürüttüğünü iddia ettiği planı bulduğunu iddia ediyor. Eric’in doğal olarak salakça ve aslında kendini çürüten çıkarımına göre Wendy bir solcudur ve amacı Şirinleri öldürmektir (efsaneye göre biliriz ki Şirinler’in yani Smurfs’ün açılımı small men under the red flags yani kızıl bayraklar altındaki ufak adamlar’dır). Cartman’ın manipule kabiliyeti olağanüstü olduğundan tüm öğrenciler Cartman’ın takipçisi ve Wendy’nin karşıtı oluyorlar. Amerika’da politikacı takılıp kitabı olmayan kalmadığı gibi zaten kolay olan bu modayı Cartman da takip ediyor. E kitaptan da para kazanılıyor haliyle (politik yazarlara gönderme). Kolay çünkü Benim okuluma ne oldu? isimli eser sadece Wendy’e hakaretten ve Wendy’nin okul görevlileriyle sürekli ve hangi pozisyonlarda seviştiğinden ibaret. Stan’in kitabı saçma bulmasının üzerine, Cartman hakaret değil de “böyle böyle yaptı mı acaba?” tadında sadece sorular sorduğunu savunuyor. Tipik Cartman... “ben hiç bir şey yapmıyorum, sadece sorular soruyorum. Ne oldu, özgür ülkemizde artık insanlar soru soramayacak mı?...”.
Müdür Victoria, Eric’i tekrar uyarır ancak Wendy hala okul öğrenci konseyi başkanıdır ve savunmasını yapmamıştır. Bizim şişko tabi ki cılkını çıkarana kadar devam eder, aynı “Breast Cancer Ever” bölümündeki gibi. Bu sefer, Eric zamanında Amerikalıların Kızıl Derililere karşı yaptıklarını Kızıl Derililer arasında yaşayarak anlatan “Kurtlarla Dans” filmi gibi “Şirinlerle Dans” (Bölümümüzün de ismi “Dance With Smurfs) adlı bir belgesel çeker ve sabah anonsunda yayımlar. Belgesele göre Şirinler barış içinde yaşayan bir toplumdur, Cartman onlarla yaşarak aslında ne kadar iyi insanlar olduklarını anlar ve Şirinler tarafından dost olarak görülür hatta bir Şirinle duygusal ilişkiye başlar (dramatikleştirme); ve Wendy (Amerikalı) gelip bütün köyü darma duman eder. Sebep de Şirin Böğürtlenleri okulun bir yıllık elektrik ihtiyacını karşılayabilecek olması... Tabi ki Cartman mağdurun yanında, adalet isteyen masum ve haysiyetli spiker rolündedir...
Bütün okul Wendy’e düşman olur hatta Butters yapılacak en gaddar eylemi yapar, Testaburger’lerin kapısına işer! Sonunda Wendy programa çıkar. Cartman, öngörüldüğü gibi keskin sorularla Wendy’i kenara sıkıştırır, ilgiyle ve hafif şeytani gülümsemelerle izleriz. Ancak Wendy, “Şişkoyu” kendi silahıyla vurur. Wendy, okulun elektrik için son çaresi Şirin Böğürtleni’ni almak için Şirinleri yerlerinden taşımak istediklerini ama Şirinlerin gitmek istemediğini ve bu nedenle onların arasına okul öğrenci konseyinden birini yani Cartman’ı yolladıklarını açıklar (Cartman başından beri konseye düşmanlığı ile ününe kavuşmuştur halbuki) ve devam eder; Eric, onları yerlerinden taşımaya ikna edecekken bir şirine aşık olmuş ve o nedenle yıkım ekibi geldiğinde okula karşı savaşmıştır, böylece Şirinler’in ölmesine asıl sebep Cartman olmuştur. Wendy, buna alet edilerek madur olduğunu ve bu utançla yaşayamayacağını söyleyerek konsey başkanlığını Cartman’a devreder; ardından Cartman’ın Şirinlerle Dans belgeseli fikrini çalarak Şirinlere Düzenbazlık adlı bir kitap yazar ve Cartman’ın gerçekleri açıklayan kimse rolünü de kapar. Kitabın filmi çekilir, Avatar, başrolü Angelina Jolie oynar (her kurgusal eserin filmine uygun ilk kişi gibi. Zaten Parker ve Stone, Jolie’yi daha önce de iğnelemişlerdi).
“Salak şişko” artık başkan olduğundan, kendi getirdiği akım ile her türlü sorundan kendi sorumlu tutulur. “Ass Master” bir kez daha istediği otoriteye kavuşma çabalarında zirveye ulaşırken, daha da beter bir duruma düşer.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder